ANADOLU
Anadolu kelimesi, Yunanca "Doğu" anlamına gelen ή άνατολή (anatole) kelimesinden türemiştir. Bu sözcük, "doğmak, yükselmek" anlamına gelen Yunanca άνατέλλειν (anatellein) fiilinden gelir. "Doğu ülkesi" anlamına gelen Anatolia ilk kez 7. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu'nun Afyon, Isparta, Konya, Kayseri ve İçel yörelerini kapsayan idari birimi (Anatolikon Thema) için kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise Anadoli veya Anadolu, merkezi Amasya olan ve Sivas ve Kastamonu'yu kapsayan bir eyaletin adıdır. 19. yüzyılda genel anlamda imparatorluğun Asya kıtasında kalan ve Türklerle meskûn olan bölgesini tanımlamak için kullanılmıştır.
Cumhuriyet döneminden önce "Anadolu"nun geleneksel doğu sınırı olarak Fırat Nehri kabul edilirken, Cumhuriyetten sonra Türkiye'nin Asya kıtasında kalan kısmının tümü aynı coğrafi terime dahil edilmiştir.
Anadolu'yu Türkçe ana ve dolu sözcükleri ile açıklayan görüş, Türkiye'de 1930'lardan itibaren yaygınlık kazanan milliyetçi tarih anlayışı çerçevesinde değerlendirilmelidir
Türklerin Anadolu'ya girişi
Anadolu'da Türk devletlerinden önce de Bizans İmparatorluğu bünyesinde yaşayan ve çoğunluğu gayrimüslim olan bir Türk nüfusu bulunmakta idi. Ancak Anadolu'nun büyük oranda Türkleşmesi Büyük Selçuklu İmparatorluğu Sultanı Alp Arslan'ın 1071'de yapılan Malazgirt Savaşı'nda Bizans İmparatorluğu'nu yenmesi ile başlamıştır. Bu savaşta Bizans bünyesindeki gayrimüslim Türklerin bir kısmı da paralı asker olarak Müslüman olan Selçuklular'a karşı savaşmıştır.
Türklerin batı Anadolu'ya ilerleyişi Haçlı Seferleri'nin başlaması ile durdu ve Anadolu Selçuklu Devleti süresince, Anadolu Beylikleri dönemine kadar batı Anadolu Bizans kontrolünde kaldı.
Anadolu Dilleri
Anadolu'da MÖ 2. ve 1. binyıllarda kullanılan bir grup Hint-Avrupa diline Anadolu Dilleri adı verilir. Bu diller arasında en önemlisi ve en iyi tanınanı, MÖ 1600-1100 yılları arasında yazılı belge bırakmış olan Hititçe'dir (Naşşili). Hitit imparatorluğu döneminde, Hititçe ile akraba diller olan Luwice (Luwili) ve Palaca da konuşulmuştur. Luwice'nin yayılım alanı Güney ve Batı Anadolu, Palaca'nınki ise Kuzeybatı Anadolu (Kastamonu yöresi)'dir.
Erken antik çağda, Luwice'den türemiş olduğu tahmin edilen Lykia dili, Lysia dili, Karia dili, Pisidia dili, Side dili ve kökenleri yeterince bilinmeyen Paphlagonia dili ile Kappadokia dili kullanılmıştır. Bu dillerin tümü MÖ 1. yüzyıla doğru Yunanca'nın egemen dil olması üzerine tarih sahnesinden çekilmişlerdir. |