Araştırma ve ödevleriniz için her türlü kaynağı ve dokümanı En Geniş Araştırma ve Ödev Sitesi: www.arsivbelge.com ile bulabilir ve İsterseniz siz de kendi belge ve çalışmalarınızı gönderebilirsiniz!
Her türlü ödev ve dokümanı
www.arsivbelge.com ile kolayca bulabilirsiniz!

Araştırmalarınız için Arama Yapın:


Araştırmalarınız için Arama Yapın:

  
                    

Mitostan Logosa Geçiş - Felsefe ve Tragedya
www.arsivbelge.com
Mitostan Logosa GeçişMitostan Logosa Geçiş - Felsefe ve Tragedya dokümanıyla ilgili bilgi için yazıyı inceleyebilirsiniz. Binlerce kaynak ve araştırmanın yer aldığı www.arsivbelge.com sitemizden ücretsiz yararlanabilirsiniz.
Mitostan Logosa Geçiş - Felsefe ve Tragedya başlıklı doküman hakkında bilgi yazının devamında...
Ödev ve Araştırmalarınız için binlerce dokümanı www.arsivbelge.com sitesinde kolayca bulabilirsiniz.

I.BÖLÜM: MİTOS’DAN LOGOS’A GEÇİŞ

Mitolojinin Doğuşu 

Grek mitinin doğuşu, klan toplumlarının totemciliğine kadar uzanmaktadır. Başlangıçta bir hayvan biçiminde ve düşüncesinde olan totem, ekonomik yapının değişmesiyle birlikte antropomorfik bir yapı kazanmaya başlar. Öncelikle toprağı işlemeye ve hayvan yetiştirmeye dayanan totemci klanlar, diğer kabilelerle savaşa girdikçe, iyi bir yönetici-komutan gereksinimleri olmuş bu da tanrı-kral anlayışını ve Heroik kimliği başlatmıştır. 

Totem dinsel olmaktan çok büyüseldir. Toteme dua edilmez, yalnızca emirler verilir. Tapınıcılar, tören eyleminin zorlayıcı gücüyle isteklerini zorla toteme kabul ettirilirler. Bu zorlama ilkesi, topluluğun,henüz her birine ve hepsine üstün olduğu bir toplum durumuna uygun düşmektedir. Daha ileri tapınma biçimleri yukarıda bahsettiğimiz gelişme çerçevesinde olmuştur. Bu aşamada, totem artık duayla ve yatıştırmayla güdülmektedir. İnsan şeklini almış ve tanrılaşmıştır. Bu yeni tanrının-ya da tanrıların-mitsel öykülerinin yazılması bir gereksinimden doğmuştur. Öncelikle yeni oluşan tanrı eski hayvan kimliğindeki totem biçiminden yavaş yavaş koptu. Bunun için, tanrıya, hayvan şekline bürünebilirlik niteliği eklendi. Böylece tanrı gerçekliği, içinden çıkmış fikir tarafından yavaş yavaş güçlendirilmeye ve güncelleştirilmeye başlandı. 

Homeros ve Hesiodos 

Heredotos‘a göre “tanrılara adlarını veren, ayrıcalıklarını ve hünerlerini birbirinden ayıran ve onların biçimlerini saptayan“ Homeros ve Hesiodos‘tur. Bu nitelik ve ünlerin bazıları Heredotos‘un kabul ettiğinden daha eski kökenlere dayanıyor olabilir, ancak temel nokta doğrudur. Bunlar ilkel değil, türevseldir. Yayılmacı kabileler bütün Ege‘ye yayılmış, Kronosoğulları da böylece dünyayı işgal etmişlerdi; yayılmacı kabileler varolan toprağı kura ile bölüşürlerdi (moira-potmos-klothon), Kronosoğulları da dünyayı kendi potmos larına göre bölüştüler; kabile kralı, egemenliğini askeri hizmete borçluydu, nitekim Zeus da titanlarla savaşının sonucu olarak Olympos'u ele geçirmittir. Bu koşutluk, logos‘un (akılla düşünmenin) ortaya çıkışına kadar sürecektir. 

Bu koşutluğun açık biçimde sergilendiği yer Homeros‘un İlyada ve Odysia destanlarıdır. Homeros, destanlarında, tanrı dünyasını insan dünyasında gördüğü gerçeklerle canlandırmıştır. 

Tanrılar, insanın idealize edilmiş ölümsüz yansımalarıdır. Ne var ki Grek insanı olympos tanrılarını ne kadar idealize etse de tanrıları kendilerine uyarlamaktan geri durmaz. Örneğin olympos tanrıları rasyonel bir zihne sahip değildir. Öfkelenirler, sever ve aşık olurlar; Grek mitinde saltık olan tanrı, insanların değişken yapılarına göre değişkenlik içerirler. Platon'un, Homeros’u ‘Devlet'inden kovması bu yüzdendir. Çünkü platon devletine rasyonel, tam anlamıyla sanatın karşısına aklı koyan, bir düşünce yolu çizmiştir. 

Hesiodos’a gelince...Hesiodos’un şiirleri, Homeros’tan çok farklı bir nitelide sahiptir. Bu farklılık, herşeyden önce toplumun sosyal yapısındaki değişiklikden kaynaklanmaktadır. Bu çağ, Hesiodos’un tanımlamasına göre, kahramanlık çağından sonra gelen ”demir çağı”dır. Artık krallık yerine aristokrasi hakimdir. Vatandaşlar ekonomik yönden güç durumdadırlar. Şiir de bu yeni ortamda, eskisinden daha değişik konulara yönelir. Kahramanlık öyküleri bir kenara bırakılarak, gerçek konularla, günlük hayatın çeşitli sorunlarıyla ilgilenilir. Pozitif düşüncenin bir ürünü sayabileceğimiz bu Didaktik Epos türünün yaratıcısı Hesiodos’tur. 

Hesiodos’un, ayrıca, Theogonia adlı eseri mitos’dan logos’a geçişin ilk basamağını da oluşturmaktadır. (O çağlarda sıkça karşılaşılan Theogonia ve Kosmogonia adlı eserler, birincisi tanrıların doğuşu ikincisi de evrenin oluşumu ile ilgilidir ve bu karakteristik adlarla anılmaktadırlar) Hesiodos‘un 1022 mısradan oluşan eseri de evrenin oluşumunu anlatmaktadır. Hesiodos, bu sorunu çeşitli efsaneler yardımıyla açıklamaya çalışmıştır. Bu açıdan eser, Yunan edebiyatının düşünceye dayanan ilk eseri olarak kabul edilmektedir. Yazar evrenin oluşumunu açıklarken efsaneleri sistematik bir düzene bağlamak istemiştir. Bu eser felsefi düşüncenin uyanmaya başladığının bir belirtisidir de aynı zamanda. İlkçağ felsefesinin oluşması yönünde doğa felsefecilerine de bir kapı açmıştır. Hesiodos‘un açtığı bu kapıdan Peri Physeos (doğa üzerine) karakteristik adı taşıyan eserler çıkmıştır. 

Tragedyanın Doğuşu 

Heredotos’a göre ; Arion, Korinthos’ta bir Dithyrambos yazan, ona bu adı veren ve onu okuyan ilk insandır. Dithyrambos bizi sonunda tragedyaya ulaştıracağı için burada önemlidir. Dithyrambos’un ilkel erginleme törenlerinden zamanla sıyrılıp, Dyonisos’un doğuşunun ve çektiği acıların anlatıldığı bir kendinden geçme-ya da bazı araştırmacıların kabul ettiği gibi bir cümbüş –şarkısı olduğu hemen hemen üzerinde birleşilen bir noktadır. Dithyrambos’un ulaştığı ikinci aşama; bir alay ilahisi olmaktan kurtularak, bir altarda sabitleşmesi ya da ayakta söylenen bir şarkıya dönüşmesidir. Gelişimin üçüncü ayağındaysa; Dithyrambos yöneticisinin koroyla uygun biçimde konuşmaya başlaması görülür. Böylece Dithyrambos bir acı çekme oyunu halini alır. Dithyrambos’un bir sanat biçimine dönüşmesinde, Kent Dionysia şenliklerinin (ki kurucusu Pesistratos İ.Ö.540 yılında ilk Kent Dionysia’yı başlattığında, Dithyrambos’u şenliklere sokan adamdır) de büyük payı olduğu unutulmamalıdır. Daha sonra Thespis’in bu koroya anlatıcı bir kimse (hypokrites) ilave etmesiyle tragedyanın oluşumu yönünde ilk önemli adım atılmış oldu. (Bazı kaynaklar anlatıcıyı koyanın Thespis değil Epigenes olduğunu savunurlar). Ardından Aiskhylos’un ikinci ve Sophokles’in de üçüncü oyuncuyu eklemesiyle, lirik unsurun yanında diyalog ve konu önem kazanmaya başladı; böylece daha geniş konuları yansıtmak da mümkün oldu. 

Dithyrambos ve Satir koroları doğaya uyum sağlamaya ve mimesis'e yöneliktirler. Bu da ilkel erginleme törenlerinin amaçlarından biridir. Yunan düşünce yaşamının ilk temellerini kuran ve buradan sanata atlayan ilk kıvılcım Dionysos’un büyüsü ve esrikliğiydi. Bu bağlamda dinsel törenlerin köklerinin Dionysos'a bağlandığını söyleyebiliriz. Dinsel törenler Grek halkının sosyal yaşamında bir parça olmakla birlikte, aynı zamanda Dionysos esrikliğinin verdiği coşkuyu açıklayabilmek ve bu coşkuya ölçülük getirebilmek için usu ön plana çıkaracak bir tanrı daha vardı. Nietzsche'nin Tragedyanın Doğuşu adlı eserinde söz ettiği bu tanrı da Apollon idi. Apolloca olanı, ölçülülük ve biçime yönelik bir yön olarak anlatan Nietzsche ,yorumunda, Dionysos ve Apollon un birbirini dengeleyen bir yapıda, birbirlerine karşıt olduklarını anlatır. Nous'u (bilgeliği) simgeleyen Apollon , bilgelikler öğreten bir ışık tanrısıdır. Tragedya ise bu savaşımdan yani esriklik ve bilgeliğin savaşından doğmuştur. 

Tragedyanın biçimsel yapısı incelendiğinde, kökeninin ilkel erginleme törenlerine dayandığı hemen görülür. Törenin ilk basamağı olan çocuk olarak pompé (çıkış)ın tragedyadaki karşılığı koronun ilk söylediği şarkı olan parados’dur. Törenin ikinci aşamasını, çocuğun öldüğü ve yeniden dirildiği düşünülen bir dizi ritüel oluşturmaktadır. Bu ise tragedyada, Peripetie (baht dönüşü) haliyle görünür bize. Üçüncü aşamada çocuğa kutsal eşyalar tanıtılır; töreni yöneten gizli cemiyet, erginleme ritüeli içinde, tüm ‘sırları çocuğa-ya da artık yetişkin olmuş gence- anlatır. Bunun tragedyadaki yansıması anagnorisis (tanınma) dır. Bundan sonraki ritüel , erginleme adayıyla, amacı adayın gizemli simgeler hakkındaki bilgisini sınamak olan (bilmecelerin), sorulu yanıtlı konuşmaların yapılmasıdır. Bütün tarihi boyunca bu özellik (ainigmata) katı karakterini bozulmadan koruyabilmiş ve tragedyadaki yerini stichomythia şeklinde almıştır. Yalnızca Sophokles ve Euripides, bazen şiirin ortasında konuşmacının değişmesine izin verecek derecede yumuşatmıştır bu katı kuralı. Bunlar tragedyada, dize dize soru ve yanıtların düzenlenmesiyle ilerlemekle kalmaz, fakat, özellikle Aiskhylos’ta konuşmacılar bunların anlamlarını açıklamaktan çok gizlermiş gibi görünmektedirler. 

“Sözlerin bir bilmece-açık konuş”. Bu tür dizeler tipiktir. Bazen sözler gerçek bir bilmece şeklini alır. Örnek olarak, Sunu Taşıyanlar’da Klytaimnestra’nın, Aigisthos’un öldürülmesinden sonra, köleye, duyduğu çığlığın ne olduğunu sorduğunda, köle kapalı bir biçimde cevaplar; ”Derim ki, ölüler yaşayanları öldürüyor”; Klytaimnestra yanıt verir: ”Ama bir bilmece bu, yine de anlamını okuyorum”. Yanıtın tüm anlamı çeviride kaybolmaktadır. Çünkü kullanılan sözcük –xynéka- ‘anlıyorum’ - genellikle erginlemede kullanılan terimi anımsatır- hoi xynetoi ‘anlayanlar’, gizemli şeyleri görmeye izin verilenler. 

Son olarak tören çocuğun yetişkin olarak kabileye dönüşüyle (komos) son bulur. Bu da tragedyada éxodos şeklinde biçimlenir.

KAYNAKÇA :

1 Felsefe Tarihi, Macit Gökberk, Remzi Kitabevi, 6.Basım
2 Tiyatro Ansiklopedisi, Aziz Çalışlar, Kültür Bakanlığı Yayınları
3 Aiskylos ve Atina, George Thomson, Payel
4 Tarih Öncesi Ege-I, George Thomson, Payel 
5 Tarih Öncesi Ege-II, George Thomson, Payel
6 İlyada, Homeros, A.Erhat-A.Kadir, Can, 7.Basım (önsöz)
7 Eski Yunan Edebiyatı, Güler Çelgin, Remzi Kitabevi
8 Tragedyanın Doğuşu, F.Nietzsche, İ.Z.Eyüboğlu, Ataç Kitabevi
9 Yunanlıların Trajik Çağında Felsefe,F.Nietzsche, Elif Yayınları
10 Antigone, Sophokles, G.Dilmen, Mitos-Boyut
11 Persler, Aiskylos, G.Dilmen, Mitos-boyut
12 Agamemnon, Aiskylos, A.Cevat Emre, MEB.Yayınevi,1964
13 Elektra, Sophokles 
14 Elektra, Euripides
15 Sunu Taşıyanlar, Aiskylos
16 Hayırlı Tanrıçalar, Aiskylos
17 Felsefe Sözlüğü, O.Hançerlioğlu, Remzi Kitabevi, 10.Basım

Oğuz ARICI
(İÜ.EDEB. FAK. Dramaturgi ve Tiyatro Eleştirmenliği)


Ekleyen:Yahya Polatkan
Kaynak:(Alıntıdır)
Aradığınız Dokümanı Bulamadıysanız, Farklı Araştırmalar Yapmak İstiyorsanız Site İçi Arama Yapabilirsiniz!

Ödev ve Araştırmalarınız için www.arsivbelge.com Sitesinde Kaynak Arayın:

Ödev ve Araştırmalarınız için Arama Yapın:
     Benzer Dokümanları İnceleyin
Sokrates ve Ahlak Anlayışı(5400)

Platonun Felsefesi(5394)

Çok Partili Hayata Geçiş(5385)

Felsefe ve Delilik(5385)

Epiktetos - DÜŞÜNCELER ve SOHBETLER(5379)

          Tanıtım Yazıları
      
Türkçe İtalyanca ve Almanca Cümle Çevirisi İçin Birimçevir Sitesi

Esenyurt, Beylikdüzü ve Kartal Bölgelerinde Satılık Daire İlanları

Belge Çevirisi

Siz de Tanıtım Yazısı Yayınlamak İçin Tıklayın

Diğer Dökümanlarımızı görmek için: www.arsivbelge.com tıklayın.          

Siz de Yorum Yapmak İstiyorsanız Sayfanın Altındaki Formu Kullanarak Yorum Yazabilirsiniz!

Yorum Yaz          
Öncelikle Yandaki İşlemin Sonucunu Yazın: İşlemin Sonucunu Kutucuğa Yazınız!
Ad Soyad:
          
Yorumunuz site yönetimi tarafından onaylandıktan sonra yayınlanacaktır!