Bertrand Russell ve Mutluluk Yolu
Bertrand Russell
(d. 18 Mayıs 1872-ö. 2 Şubat 1970)
Ünlü İngiliz filozofudur. Mantık ve matematik alanında çığır açıcı çalışmalar gerçekleştiren Bertrand Russell, Whitehead'le birlikte Principia Mathematica adlı ünlü matematik kitabını yazmıştır. O, matematiksel mantık alanındaki çalışmalarını daha sonra felsefe alanına yansıtmış ve bu çerçeve içinde mantıksal atomculuk öğretisini geliştirmiştir. Buna göre, Russell sisteminin en basit tümcelerine atomik önermeler adını vermiş ve bu önermeleri, daha kompleks tümcelere karşılık moleküler önermelerden ayırmıştır. O, moleküler önermelerin birbirlerine ve, veya, ise, ancak ve ancak gibi mantıksal eklemlerle bağlanan atomik önermelerden meydana geldiğini söylemiştir.
Russell söz konusu mantıksal öğretiyle, belli bir metafiziksel görüşe ulaşmıştır. Başka bir deyişle, onun mantık öğretisiyle metafiziği arasında çok yakın bir ilişki vardır. Ona göre, biz söz konusu matematiksel mantıktan, felsefi analizden yararlanarak, dünyayı meydana getiren bileşenler hakkında sağlam bir fikir sahibi olabiliriz. O, matematiksel mantığının, dünyanın şeyler, bireyler, basit öğeler çokluğundan meydana geldiği inancı için sağlam bir destek olduğunu düşünmüştür. Dünya tek bir tözden oluşmaz, fakat çok sayıda ayrı ve tikel şeylerden meydana gelir. Üstelik, bu basit öğeler, idealistlerin düşündüğü gibi, tinsel bir yapıda değildir. Bunlar basit oldukları ve yalnızca var oldukları için, kendilerinde hiçbir niteliğe sahip değildirler. Onlar, olgular adı verilen kompleks yapılar içinde ortaya çıkar ve bunlardan bazıları fiziki, bazıları da tinsel bir nitelik taşır. Bilgi kuramı bakımından ampirizmi benimseyen Russell, betimleme yoluyla bilgi ve tanışıklık yoluyla bilgi olmak üzere iki ayrı bilgi türünden söz etmiş ve bunların deneysel bilgimizin temelini meydana getirdiğini savunmuştur.
MUTLULUK YOLU Bertrand Russell Varlık yayınları, Mayıs 1976
Birinci Bölüm MUTSUZLUĞUN NEDENLERİ 1. İnsanlar Neden Mutsuz Olurlar İş vakti kalabalığında; endişe, aşırı bir dikkat toplanması, hazımsızlık, mücadeleden başka her şeye karşı ilgi noksanlığı, eğlenip gülme gücünden yoksunluk, öbür insanları fark etmeme ile karşılaşırız. İçkiyle sevginin, neşeye açılan kapı kapılar olduğuna inanılır, onun için hemen ayaküstü sarhoş olunarak, eğlence arkadaşlarının nefretleri fark edilmemeğe çalışılır. Alkolün mutsuz insanlar üzerindeki etkisi, ayıkken baskı altında tuttukları günahkârlık duygusunu serbest bırakmaktır. Ben bu tür mutsuzluğun daha çok, hatalı dünya görüşlerinden, hatalı ahlak kurallarından, yanlış yaşama alışkanlıklarından ileri geldiğine inanıyorum; çünkü bütün bu yanlışlıklar, insan ya da hayvan mutluluğunun temeli olan şeylere karşı beslenen doğal heves ve iştahın sönmesine yol açarlar. Şimdi ise hayattan zevk alıyorum. Bu da, kısmen, hayatta en çok arzu ettiğim şeylerin neler olduğunu keşfetmiş ve birçoğunu ağır ağır ele geçirmiş olmamdandır. Kısmen de istediğim bazı şeyleri, örneğin bir şey hakkında şüphe götürmez bir bilgi sahibi olmak gibi, elde edilmesi imkânsız şeyler olarak bir yana bırakabilmemdedir. Ama çok büyük ölçüde, durmadan kendimi düşünme huyumdan vazgeçişim sayesindedir. İnsanın kendi kendisiyle ilgilenmesi ise, aksine olarak, hiçbir vakit verimli uğraşıya yol açmaz. Mutluluğa kavuşmanın tek yolu; dış dünya ile ilgilenmektir. Yalnız kendisiyle ilgilenen bir kimse hayran olunmağa değer bir kimse değildir ve hayran da olunmaz. Kibir belirli bir noktadan sonra işten alınan zevki öldürür ve bunun sonucu olarak da, bir umursamazlığa ve can sıkıntısına yol açar. Kendini beğenmenin kaynağı, çoğu durumlarda, çekingenlik ve sıkılganlıktır; kurtuluş çaresi ise kişinin kendisine karşı olan saygının artmasıdır. İnsan mutsuz olunca, herhangi bir gönül doyumu aramak yerine, unutma ve eğlence peşine düşer. Kendisini zevke verir. Yani, daha hafif yaşamakla, hayatı çekilebilir hale getirmek ister.
|