Araştırma ve ödevleriniz için her türlü kaynağı ve dokümanı En Geniş Araştırma ve Ödev Sitesi: www.arsivbelge.com ile bulabilir ve İsterseniz siz de kendi belge ve çalışmalarınızı gönderebilirsiniz!
Her türlü ödev ve dokümanı
www.arsivbelge.com ile kolayca bulabilirsiniz!

Araştırmalarınız için Arama Yapın:


Araştırmalarınız için Arama Yapın:

  
                    

1929 Dünya Ekonomik Krizi
www.arsivbelge.com
1929 Ekonomik Krizi - Büyük Bunalım1929 Dünya Ekonomik Krizi dokümanıyla ilgili bilgi için yazıyı inceleyebilirsiniz. Binlerce kaynak ve araştırmanın yer aldığı www.arsivbelge.com sitemizden ücretsiz yararlanabilirsiniz.
1929 Dünya Ekonomik Krizi başlıklı doküman hakkında bilgi yazının devamında...
Ödev ve Araştırmalarınız için binlerce dokümanı www.arsivbelge.com sitesinde kolayca bulabilirsiniz.

1929 Dünya Ekonomik Krizi

EKONOMİK KRİZ ÖNCESİ
     Büyük bunalım  olarak da adlandırılan 1929 Ekonomik Bunalımı ABD′de başlayan, fakat dünyanın farklı bölgelerinde 1930′lu yıllar boyunca yıkıcı etkilere yol açan bir gelişmedir. 1929 Bunalımı genellikle Amerika′da borsanın çöküşü olarak hatırlansa da sonuçları itibariyle büyük bir yıkım getirmiştir.

Krizin Öncesinde Avrupa
     I.Dünya Savaşı dünyada en önemli sömürgeci güç olarak bilinen İngiltere′nin ekonomik değerlerini bozmuş. İngiliz ihracatının azalmasına ve borçlanmaya neden olmuştur.Almanya ise tazminat sorunuyla karşı karşıyaydı. Ekonomisi durma noktasında idi.Enflasyon inanılmaz boyutlara ulaşmıştı.

Kriz Öncesi ABD
     ABD savaş sonrasında görece bir istikrar yakalamış, işsizlik azalmıştı. Teknoloji ve üretim patlaması yaşanıyordu. Otomotivden, enerjiye kadar akla gelebilecek her sektörden her gün yeni bir buluşun haberi geliyordu. Yeni fabrikalar açılıyor, ücretler ve tüketim artıyordu.
     Seri üretim ön plana çıktı. Henry Ford seri üretim sayesinde otomobil üretimini katladı. Ülkedeki otomobil sayısı kısa sürede altı milyondan yirmi yedi milyona yükseldi. Otomobil fiyatları düştü. Ford işçi ücretlerini günde beş dolar gibi görülmedik seviyeye çıkardı.
     Zenginlere özgü bir ayrıcalık olarak görülen seyahat sıradan insanlar için de geçerli olmaya başladı. Sıradan Amerikalıların tatil yörelerine yönelmesiyle turizm sektöründe büyük patlama yaşandı. Arsa ve gayrimenkul fiyatları görülmedik boyutlara ulaştı. Bataklıklar bile müşteri buluyordu.
     Aslında bazı politikacılar ve ekonomistler bazı şeylerin iyi gitmediğini görüyordu. Borsadaki yükselişin anormal olduğunu, fiyatların aşırı yükseldiğini ileri sürenler vardı. 

Krizin Sebepleri

Büyük kriz öncesindeki atmosfere bir göz attıktan sonra krizin sebepleri ve gelişimi üzerinde durmak gerekir. Dünyayı etkileyen pek çok olay üzerinde olduğu gibi bu olayın da sebepleri üzerinde çok sayıda araştırmalar ve değişik yorumlar yapıldı ancak bunların genelinde yer alan ortak birkaç sebebi şöyle sıralayabiliriz:

Birincisi; Amerika’daki şirketlerin mali güçleriydi. 1870'li yıllarda Amerika’da irili ufaklı pek çok şirket varken I. Dünya Savaşı’nın getirdiği zorluklar karşısında küçük şirketler birleşmek zorunda kalmış ve savaş sonrasında tekeller oluşturmuşlardır. Öyle ki 1929 yılına gelindiğinde Amerikan ekonomisinin %50’si üzerinde söz sahibi olan holding sayısı 200 kadardı. Bu da tek bir holdingin bile iflasının ekonomiyi sarsmaya yeteceğini gösteriyordu.

İkinci bir sebep de bankaların kötü yapılanmış olmasıydı. Bankaların sermaye esaslarını, rezerv ve kredi oranlarını belirleyen yasalar yoktu. Örneğin şirketlerin mali tablolarının güvenilirliğini sağlayan yasalar yoktu. Bu yüzden yatırımcı senedini aldığı firma hakkında yeterince bilgiye sahip olamıyordu. Yine ticari bankaları yatırım bankalarından ayıran yasalar da mevcut değildi.

Üçüncü bir sebebin de, başkan Hoover yönetiminin ekonomi alanındaki tecrübesizliği olduğu söylenebilir. Bu düşüncenin savunucularına göre başkan Hoover yönetimi, 1920'lerde hüküm süren liberal ekonomi anlayışına göre ekonomiye devlet müdahalesi yapmamayı uygun görmüştü. Ancak 1929 krizine müdahale etmemenin toplumsal maliyeti çok büyük olmuştu. Daha sonraları başkan müdahaleye karar verdiğinde ise hem çok geç olmuştu hem de müdahale başarılı değildi. Örneğin devlet bütçesini dengelemek için devlet harcamalarını kısması ve vergileri arttırmasının işsizliğe sebep olduğunu ve bunun da insanların satın alma gücünün azalmasına ve fiyatların düşmesine neden olduğu savunuldu. Hükümetin tecrübesizliğinin bir diğer göstergesi de altın standardına bağlı kalmakta ısrar edişiydi. Hükümet altına bağlı olmayan para basmayı reddederek sıkı bir para politikası izledi ve piyasada para bulunmayınca ekonomik faaliyetler durdu, reel sektör küçüldü. Bu da daha fazla işsizlik, daha az gelir demekti.

Vurgulanması gereken son sebep ise; başta da belirtildiği gibi Amerika’nın dünya üzerindeki net kreditör olmasıydı. Bunun yanında I. Dünya Savaşı sonrası Almanya ve İngiltere’den istediği tazminatların altın olarak ödenmesini talep ediyordu. Ancak yeryüzündeki altın stoğu yetersizdi ve varolan stoğu da zaten Amerika kontrol ediyordu. Bu sebeple de bahsedilen tazminatların ve kredilerin mal ve hizmet olarak ödenmesi denendi ancak bu da Amerika’nın kendi mal ve hizmet sektörünü vurdu. Son çare olarak gümrük duvarları koyma yoluna gidildi ancak bu da yalnızca dış ticareti küçülttü. Sonuçta Amerika hesapsızca vermiş olduğu kredileri geri alamadı.

Kriz Hakkında

Kriz, büyük bir hızla dünyaya yayıldı. 1929’da Kanada altın ödemelerini sınırladı: Arjantin ve Uruguay da bu tür ödemelere ara verdi; 1930’da bütün amerika ülkeleri, Avustralya ve Yeni Zelanda krize kapıldı ve paralarının değerini yüzde 8 ile yüzde 50 arasında düşürmek zorunda kaldılar. 1931’e kadar direnen Avrupa, aynı yılın mayısında, Viyana’nın en önemli bankası olan Kredit Anstalt’ın kapanmasıyla para krizinin içine düştü. Bunun yarattığı panik Orta Avrupa’ya, Almanya’ya, Fransa’ya yayıldı. Fransa’da birçok banka güç duruma girdi. Kriz dalgası İngiltere’ye geç ulaştı, fakat 1925’te yapılan para değeri tespiti (Gold Standard acı) çok yüksek seviyede tutulduğu için, şiddeti de aşırı oldu. Bütün bu ülkelerde, krizin belirtileri aşağı yukarı aynı idi: fiyatların düşmesi (1929-1932 arasında, toptan fiyatlar indeksi 100’den İngiltere’de 67’ye, Fransa’da ve A.B.D.’de 68’e, Almanya’da 70’e düştü, hammadde fiyatları en az yüzde 50 oranında düştü v.b.); borsa değerlerinin düşmesi (1929-1932 arasında A.B.D.’de yüzde 25, Fransa’da yüzde 50 oranında düşme); sanayi üretiminin kısılması (1929 - 1932 arasında dünya ölçüsünde yüzde 38, A.B.D. Ye Almanya’da yüzde 50); işsiz sayısının artması (Almanya’da 6 milyon, İngiltere’de 3 milyon, A.B.D.’de 12 milyon); iflasların artması (Fransa’da B.N.C.. Citroen v.b.); milletlerarası takasların kesilmesi (yüzde 80 oranında); tarım ürünleri satışında durgunluk. Daha önce benzeri görülmeyen bu krizin nitelikleri, evrensel, kuvvetli ve uzun süreli olmasıdır. Sebeplerinin başında, yüksek konjonktürden alçak konjonktüre geçiş gelir. Bu durum kapitalist iktisat sisteminde olağandır. Ancak, bunun yanında iki yanlı bir tüketim azlığı buhranı da vardır. Nitekim Avrupa’da savaş sonrası imar hareketlerinin bitmesiyle tüketim kapasitesi daraldı. Oysa güçlü bir sanayi kurulmuştu ve ürünlerine sürüm alanı bulmakta zorluk çekiyordu. Asya, Afrika ve Amerika’nın az gelişmiş ülkelerinde yaşayan insan yığınlarının satın alma gücü ise çok azdı; bu yüzden, imkanlarını kaybeden avrupalı ve amerikalı tüketicilerin yerini dolduramıyorlardı. Böylece, tüketim azlığı krizi, üretim fazlası krizi şeklini aldı. Kriz, sanayi kesiminde büyük bir hızla gelişti. Yatırımlar 1919’a kadar bu kesimde çok yüksek oranlara ulaşmıştı (özellikle petrol ve kömür üretiminde). Ağır maden sanayiinde (1910’da 6 milyon ton döküm; 1929’da 98 milyon ton) ve mamul mallarda da durum farksızdı. Metotların rasyonelleşmesi ve krediye daha fazla başvurulması, mamul malların arzını çoğattı. Krediler, krizi şiddetlendirdi. Borç alanlar, aylık ödemeleri gelirlerine eş veya daha yüksek olduğu için, satın almalarını durdurmak zorunda kaldılar. Bunun sonucunda işsizlik arttı; krediyle mal alanlar ödemelerini de durdurunca maliye ile ilgili güçlükler ortaya çıktı; birçok üretici firma iflas etti, öte yandan, tarım ürünlerinin sürümü de güçleşti.

Tarımın sıkıntılı bir döneme girmesinde amerika piyasasının teşkilâtsızlığı ve tropikal ülkelerin tek tip ürüne bağlanmaları rol oynadı; tropikal tarımın 1925’ten 1928 sonuna kadar olağanüstü mahsul alması da durumu ağırlaştırdı. Kanada’da buğday ürünü, 1914’teki miktarın iki misline çıktı ve sürüm imkânı kalmadı. Diğer önemli alanlarda da krizler başgösterdi: Brezilya’da kahve (dünya üretiminin dörtte üçü), Afrika’da kakao, Küba ve Cava’da şekerkamışı. Ürününü satamayan köylünün parası tükendiği için, gübre ve tarım malzemesi sanayileri de krize sürüklendi. Böylece her kriz, yeni bir kriz doğurmaya başladı, içine düşülen fasid daireden kurtulmak için birçok çare düşünüldü ve uygulandı, ilk çözüm yolları para ile ilgili (kambiyo denetimi; İngiltere [21 eylül, 1931]. İngiliz Milletler topluluğu üyeleri, iskandanav ülkeleri ve A.B.D.’nin altın esasını bırakmaları) ve İktisadidir (ödenek ve yardımlar, stok tesisi, aşırı stokların yok edilmesi v.b.). Fakat bu çareler geçiciydi, gerçek çözüm yolları İktisadi yapıda köklü değişiklikler yapılmasını gerektirdi, önce üretimin düzenlenmesi ele alındı. Bu davranışın amacı, arzı, hem milletlerarası çapta (şeker, kauçuk, kalay konusunda yapılan konferanslar, katılmayan ülkelerin konulan kotalara uymaması yüzünden, başarı kazanamadı), hem de milli sınırlar içinde azaltmaktı (gümrük vergilerinin artırılması, ithalâtın kontenjanlara bağlanması, yurt içi üretimin azaltılması, tavan fiyat tespiti). Sayılan çarelerin A.B.D. (Roosevelt’in New Deal’i), İngiltere, Fransa, Almanya ve Orta Avrupa ülkelerinde uygulanması, bu ülkelerin İktisadi yönden kendi kendine yeterli olmasına yolaçtı. Türkiye’yi de etkileyen bir krizin sonucunda 1930 yılında döviz işlemleri izne bağlandı.

Ayrıca, İktisadi dolaşımı canlandırmak için, devletler, bayındırlık işlerine girişmek ve işsizliği azaltarak İktisadi faaliyetin yeniden başlamasını sağlayan bir silâhlanma siyaseti gütmek yoluyla, üretimlerine yeni sürüm alanları açmaya çalıştılar. Diktatörlükler tarafından ortaya atılmış olan ve demokrasiler tarafından belli bir gecikmeyle benimsenen bu metotlar, İktisadi bozukluğu gidermekte etkili oldu, ama aynı zamanda dış piyasaları ele geçirmek için yapılan mücadelenin pekiştirdiği bir savaş tehlikesini de ortaya çıkardı. Bu yarışta demokrasiler daha talihliydi; çünkü sömürgelerinde (İngiltere, Fransa ve Belçika’nın bu çeşit sömürgeleri vardı) ve Güney Amerika’da (A.B.D.’nin bu kıtada pazarı vardı) hazır pazarları bulunuyordu.

Buna karşılık, kalabalık ve sömürgesiz sanayi ülkeleri, gittikçe kuvvetle uyguladıkları «damping» sistemine rağmen elde edemedikleri pazarları kuvvet zoruyla yaratmaya giriştiler; bu da, diktaların emperyalizmine yolaçtı (Japonların Çin’de, Almanya’nın Orta Avrupa’da yayılması).

1929 Krizi, basit devri kriz niteliğini aştı, kapitalist ekonominin yapısını etkileyen bir olay niteliğine büründü; sonuçları büyük ölçüde siyaset alanına taştı: A.B.D. (dolar bloku), İngiltere (sterling bloku) ve Fransa (altın bloku) çevresinde rakip para bloklarının oluşmasına yolaçtı. Böylelikle demokrasiler, diktalar karşısında bölünmüş oldu. Dikta rejimleri krizden fazla zarar gören ülkelerde umutsuzluğa kapılan halk yığınlarının, kendilerine bir kurtarıcı aramasıyla ortaya çıkmıştı. Bu özellikleriyle, 1929 krizi, 1939 savaşının sebeplerinden biri olarak görülebilir. Bir yandan da, kriz kapitalist dünya ekonomisinin evriminde bir dönüm noktası oldu. Bunun sebebi, liberal ekonomi yerine güdümlü ekonomiye başvurma gereğinin açıkça ortaya çıkmasıdır. Devletin birçok üretim kesimine müdahaleye başlaması da bu gereğin belirtisidir. A.B.D.’de Roosevelt’in New Deal’i, Fransa’da «Halk cephesi» siyaseti, dikta rejimlerinde «İktisadi yeterlik» sistemi, bu müdahalenin örnekleridir.

1929 Krizinden sonra Kore savaşı sırasında da bir dar boğazdan geçildi. Türkiye zaten İkinci Dünya savaşı sonunda (1944) üretiminin daralması ve hazine kefaletini haiz iskonto bonolarının iskontolarının artış göstermesi, para iç değerinin yükselmesi, dış değerinin durması yüzünden bir krizle karşılaşmış ve bu kriz aynı yıl yapılan bir devalüasyonla giderilmeye çalışılmıştı. 

1951 Yılında patlak veren Kore savaşı, ülkeyi yine bir krizle karşılaştırdı. Dünyada, özellikle A.B.D.’de fiyatlarda büyük artış olmuştu. Bu da Türkiye’ye giren ithal malı fiyatlarını ve bunun yanı sıra ülke içi fiyatları artırdı. Maliyet artışı yüzünden fiyat artışlarını körükleyen bu durum, bir bakıma 1954-1958 yılları arasındaki krizin de sebebini teşkil etti. Sürekli bütçe açıkları, İktisadi devlet teşekküllerinin artan finansman ihtiyacı, çiftçilerin olağanüstü yüksek taban fiyatlarıyla desteklenmesi gibi etkenler bu krizin belli başlı sebepleriydi. Buna paralel olarak dış borçların artış göstermesi ve ödemeler bilançosunun sürekli açık vermesi, krizi körükleyen etkenler arasındaydı. Bunun sonucu 1958 yılında fiili devalüasyona gidildi ve bazı tedbirler alınarak İstikrar (4 Ağustos istikrar programı) sağlanmaya çalışıldı. Ayrıca 1959’da dış borçlar için alacaklı ülkelerle bir konsolidasyon antlaşması yapılması gerekti.


Ekleyen:Ümit SERT
Kaynak:(Alıntıdır)
Aradığınız Dokümanı Bulamadıysanız, Farklı Araştırmalar Yapmak İstiyorsanız Site İçi Arama Yapabilirsiniz!

Ödev ve Araştırmalarınız için www.arsivbelge.com Sitesinde Kaynak Arayın:

Ödev ve Araştırmalarınız için Arama Yapın:
     Benzer Dokümanları İnceleyin
19. yy Osmanlı Devleti Siyasi Sosyal Ekonomik Durumu(5425)

Leningrad Kuşatması(5417)

Ekonomik Bütünleşme ve Entegrasyon(5406)

I. DÜNYA SAVAŞI(5398)

İşletmelerin Ekonomi İçindeki Önemi ve Ekonomik Birim Olarak İşletme(5386)

          Tanıtım Yazıları
      
Türkçe İtalyanca ve Almanca Cümle Çevirisi İçin Birimçevir Sitesi

Esenyurt, Beylikdüzü ve Kartal Bölgelerinde Satılık Daire İlanları

Belge Çevirisi

Siz de Tanıtım Yazısı Yayınlamak İçin Tıklayın

Diğer Dökümanlarımızı görmek için: www.arsivbelge.com tıklayın.          

Siz de Yorum Yapmak İstiyorsanız Sayfanın Altındaki Formu Kullanarak Yorum Yazabilirsiniz!

Toplam Yorum Sayısı: 2

Tüm Yorumlar Aşağıda Listelendi!

lay lay lom - 02.05.2016, 14:44
 

güzel


melek - 27.12.2016, 00:13
 

güzel olmasına güzel de hani kaynak ?


Yorum Yaz          
Öncelikle Yandaki İşlemin Sonucunu Yazın: İşlemin Sonucunu Kutucuğa Yazınız!
Ad Soyad:
          
Yorumunuz site yönetimi tarafından onaylandıktan sonra yayınlanacaktır!