Kaside Hakkında Bilgi - Özellikleri ve Bölümleri
Kasideler, genellikle birini övmek ve yermek amacıyla yazılan şiirler, daha çok din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla yazılan divan edebiyatı şiirlerdir. Kaside şairlerine kaside-gü (kaside söyleyen), kaside-sera ya da kaside-perdaz (kaside yazan) denir. Çok katı bir kalıpla yazılan kasideler, 6 bölümden oluşur. Türk edebiyatında 13. yüzyılda kullanılmaya başlanır. Nazım birimi beyittir. Beyit sayısı 33-99 arasında değişir. Kasidenin ilk beyitine matla denir. Şair kasidesi içinde matlayı tekrar ederse tecdid-i matla denir. Matlayı birden çok tekrar ederse bu zat-ül metali veya zül metalidir. Kasidenin son beyitine makta , şairin mahlasının bulunduğu beyite taç beyit denir. Kasidenin en güzel beyiti beyt-ül kasid olarak isimlendirilir.
Arap Edebiyatında ilk dönemlerden beri kullanılan çok önemli ve yaygınbir nazım şeklidir. Kaside sözcüğünün anlamı “kastetmek, yönelmek”tir. Edebiyatımızda, din ve devlet büyüklerini övmek amacıyla, belirli kurallar içinde yazılan uzun şiirlere kaside denir.
Özellikleri:
1- Beyitlerden oluşur. Kafiye düzeni gazelle aynıdır. Yani aa, ba, ca, da, ea, fa … Ancak gazelden daha uzun bir nazım şeklidir. 2- Kaside en az 33, en çok 99 beyitten oluşur. Ancak beyit sayısı 33’den az olan kasideler de vardır. 3- Kasidenin ilk beytine matla denir. Ama şair, şiir içinde matlaı yenileyebilir. 4- Kasidenin son beytine makta denir. 5- Şairin isminin geçtiği yere taç beyit denir. Sonlara doğrudur. 6- Kasidenin en güzel beytine beytü’l-kasid denir. 7- Aruz ölçüsüyle yazılır. 8- Bu türün en meşhur ismi Nef’i’dir. 9- Kasidenin kendi içinde belli bölümleri vardır.
Kasidenin Bölümleri:
1- Nesib (teşbib): Giriş bölümüdür. Kasidenin tasvir bölümüdür. Burada, asıl konuya geçilmeden önce ramazan, bayram, bahar, yaz, savaş gibi konular ele alınır.
2- Girizgâh: Kasidenin ikinci bölümüdür. Asıl konuya giriş için uygun bir ortam hazırlama yani giriş bölümüdür.
3- Medhiye: Bu bölümde şair kimi övecekse onun yüceliklerini, başarılarını, erdemlerini anlatır. Bu bölümde abartı ve ağır bir anlatım göze çarpar.
O sultan ki cism-i cihân cânıdır Zamânın zamân-ı baharıdır.ü
4- Fahriye: Şair bu bölümde kendini ve şiirini över. Abrtılı bir anlatım söz konusudur.
5-Tegazzül: Şair zaman zaman monotonluğu kırmak için kasidenin içinde, aynı ölçü ve uyakla gazeller yazar. Bu gazelin yazıldığı yer, tegazzül bölümüdür.
6- Taç: Şair bu bölümde mahlasını ( Şiirdeki ad, takma ad) kullanır.
7- Dua: En son bölümdür. Burada, övülen, kendisi için kaside yazılan kişi için dua edilir. Kişi için dua edilir. Kasidenin son bölümüdür.
Hüdâ ömrünü ber-karâr eylesin Verip maksadın kâm-kâr eylesin Not: Kaside, bir maksat için yazılmış şiirdir. Şairin bir isteği vardır. Bu bakımdan bir dilekçe olarak değerlendirilebilir. Çünkü şair, bu şekilde kompozisyona yer veren bir manzume ile hem isteğini söylemekte, hem de yeteneğini göstermektedir.
Kaside Çeşitleri:Kasideler şu ölçülere göre sınıflandırılırlar.
1. Nesip (teşbip) bölümlerinde işlenen konulara göre:Bahariye (Bahar), Iydiye (Bayram), Şitaiye (Kış) Ramazaniye (Ramazan), Sayfiye (yaz)
2. Rediflerine göre: Su Kasidesi, Sühân kasidesi, Gül kasidesi, Sünbül Kasidesi
Not: Şehirleri konu edinen kasideler de vardır. İstanbul Kasidesi
3-Konularına göre:
Tevhid: Allah’ın varlığını ve birliğini anlatan kasidedir.
Münacaat: Allah’a yalvarmak için yazılan kaside.
Naat: Hz. Muhammed(S.A.S)’i ve din büyüklerini anlatmak için yazılan kasidedir.
Medhiye: Devrin ileri gelen kişilerini övmek için yazılan kaside çeşididir.
Mersiye: Sevilen insanların ölümünden duyulan acıları anlatan kasidedir. Türk Edebiyatında bu kasidenin en güzel örneklerinden biri Baki’nin Kanuni Sultan Süleymân için yazdığı Kanuni Mersiyesi’dir.
Hicviye: Herhangi bir kişiyi yermek amacıyla yazılan kasidelerdir. Acımasız ve abartılı bir dil kullanılır. Edebiyatımızda hicviyenin en güzel örneklerini Nef’i vermiştir. Onun Siham-ı Kaza’sı bu türün en güzel örneklerinden biridir.
Not: Divan şiirindeki tevhid, münacat, naat, mehdiye, mersiye, hicviye gibi türler, nazım türü kavramıyla karşılanır ve başta kaside olmak üzere çeşitli nazım şekilleriyle yazılabilirler. Mesela, mersiyeler terkib-i bend; tevhid ve münacaatlar terkib-i bent ve terci-i bend; medhiyeler gazel, hicviyeler terkib-i bend nazım şekilleriyle de yazılabilir.
Kaside ve Tarihsel Önemi
Kasideler, sosyal ve kültür tarihi araştırmacısı için önemli bir belge ve bilgi kaynağı olarak eğerlendirilebilirler. Resmî tarihi vesikalar kadar, edebî metinlerin de tarih araştırmacısı için önemli bir belge olduğunu ispatlayacak mühim kaynaklar arasındadır.
Kasideler, ideal devlet adamı profili çizme, sosyal ve ekonomik konularda devrin özelliklerini yansıtma, sosyal hayatın değişik sahnelerini anlatma, tarihî şahsiyetlerin biyografik bilgilerine katkıda bulunma, siyasal ve kültürel tarihin pek çok değişik safhası için yazılmış edebi eserlerdir.
Örnek Kasideler
Kaside
Bu şehr-i Sitanbûl ki bî-misl ü behâdır Bir sengine yekpâre Acem mülkü fedâdır
Bir gevher-i-yekpâre iki bahr arasında Hurşîd-i cihân-tâb ile tartılsa sezâdır
Altında mı üstünde midir cennet-i a’lâ Elhak bu ne hâlet bu ne hoş âb u hevâdır
İnsâf[ı] değildir anı dünyâya değişmek Gülzâr[ı]ların cennete teşbîh[i] hatâdır
İstanbul’un evsâfını mümkün mü beyân hiç Maksûd[ı] hemân sadr-ı kerem-kâra senâdır
Ez-cümle Nedîmâ kulun ey Âsaf-ı devrân Müstağrak-ı lütf u kerem ü cûd u atâdır NEDİM
KASİDE-Yİ HÜLYA ‘ Sevgili eşime ithaftır ‘
Ey divane bülbül gel bahara er Açılmış goncaya sen de gönül ver.
Ruhuna hoş gelen bir türkü gibi Seni saracak aşk rüzgarı eser.
Kırmızı renkleri bir kadeh gibi Açılmış goncalar beni okşa der.
Dayanılmaz arzu varsa içinde Kanatlarında güç, eksik olmaz fer.
Nereye koyarım diye düşünme Sinenin üstüdür güzel olan yer.
Tatlı nağmelerle bezenmiş sözler Kalbin derinine sevdayı eker.
Sevda öyle bir şey ki anlamazsın İnceden inceye bir derdi döşer.
Unutmak istersin güzelliğini Sen istedikçe o derine iner.
Bir bedeli vardır güzel sevmenin Aşık olan çile çekerek öder.
Meyhanelerini mesken tutarsın Sarhoşu olan ten kendinden geçer.
Sarılır kadehin ince beline Yudum yudum içer, arzuyla öper.
Her damla düştükçe alevlenir kor Baktığın yerlere hayali düşer.
Divanedir artık taşıdığın can Harı söndürmeye çöllere gider.
Leyla’yı arayan gözlerin artık Kumların üstünde Mecnun’a döner.
Her adım attığın yerde o vardır Serabına doğru seni sevkeder.
Hülya’yı öveyim tatlı sözlerle Ne güneş doğacak artık ne kamer.
Güneş doğmayınca sabah olmaz Günün ilk ışığı olmaz da seher.
Çalkalanan deniz dalgalarında Yol göstermeyecek artık bir fener.
Azgın dalgalarda yol gösterecek Tam gönlüme göre istenen rehber.
Ne kadar derinde olsa da yine Aranıp çıkartmak istenir cevher.
İnciler dizilmiş olur sineye Bulununca onun gibi mücevher.
Ziyasından yoksun kalmış yıldızlar Gece karanlıkta Hülya’yı bekler.
Aşk yarama merhem olacak ilaç Dünyada Hülya’dır, ahrette kevser.
Ey divane bülbül onu övmeye Sözler yetmez gayri, o tek şaheser.
Ey Dermani sende maarifet var Çile sardıranı sevmektir hüner.
Kulunu seversin Yaradan için Her sevgi içinde Allah’ı gizler.
Çektiğin çilenin sevabı varsa Hem ahirete, hem dünyaya yeter.
Günahtan arınmış olanlardan ol Kurulunca Hak’kın önünde mahşer.
Günahı çok olan sana bakınır Aşık olan canı gıbtayla izler.
Ey Allah’ım gonca gülün dalında Sonsuza dek eksik olmasın amber.
Hidayet eyle sen güzel kuluna Kalbime karşı hep olsun münevver.
Şahadeti eksik etme dilinden Hak’kın üzerine olsun mukadder.
Yanlışa düşüp de bocalamasın Tek kılavuz olsun ona Peygamber.
Onun sevgisi var benim kalbimde Benim sevgim onda olsun muteber. |