20 Tane Deyim ve Anlamları
• efkar dağıtmak Sıkıntıyı gidermek, üzüntüyü yok etmeye çalışmak."Sahile efkâr dağıtmak için inmiş olmalı."
• açık kapı bırakmak Gerektiğinde bir konuya yeniden dönebilme imkânı bırakmak, kesip atmamak, ileriyi düşünerek ılımlı davranmak."Bu kadar kesin konuşmayalım, açık kapı bırakalım da iyi düşünebilme fırsatları olsun."
• can atmak Herhangi bir şeye sahip olmayı, ya da herhangi bir şeye erişmeyi çok istemek."Top oynamaya can atıyordu."
• pabucu dama atılmak Kendisinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek, değer ve itibarını kaybetmek."Yeni bir elektrikçi aldılar, desene Murat`ın pabucu dama atıldı."
• baltayı taşa vurmak Bilmeyerek karşısındakini kıracak söz söylemek, pot kırmak."Baltayı taşa vurunca öyle utandı ki sormayın gitsin."
• acı söz İnsanın gönlünü inciten, onuruna dokunan ağır söz."Bu acı sözlerine kim katlanır sanıyorsun?"
• uçan kuştan medet ummak Pek sıkıntıda bulunup, bu sıkıntıdan kurtulmak için her türlü çareye, olmadık yerlere başvurmak, yardım istemek.
• büyümüş de küçülmüş Davranışları, konuşması yaşının üstünde olan, büyükler gibi hareketler yapan çocuk."Aman yarabbim, şunun söylediği sözlere bakın hele, büyümüş de küçülmüş sanki!
• çam devirmek Farkında olmadan karşısındakini kıracak ya da kötü bir sonuca yol açacak söz söylemek, davranışta bulunmak."Onun da çam devirmede üstüne yok hani."
• ateş püskürmek Çok öfkeli olmak, ağır sözler söylemek."Öğretmen kapıyı kıran öğrencilere ateş püskürdü."
• ağır başlı Ciddî, olgun, hareketlerinde ölçülü, işlerini düşüne taşına yapan kimse."Ağır başlı olmak insana üstün meziyetler kazandırır."
• başını alıp gitmek Nereye gideceğini bildirmeden, izin almadan gitmek."İçine düştüğü sıkıntıdan kurtulamayan adam başını alıp gitti."
• ağzından bal akmak Çok tatlı, hoşa gider biçimde konuşmak."Konuş, konuş hele; ağzından bal akıyor."
• burun kıvırmak Önem ve değer vermemek, küçümsemek, beğenmemek."Önüne konan yemeklere burun kıvırıp sofradan kalktı."
• başa (başına) kakmak Yapılan iyiliği yüzüne vurarak birisini üzmek, incitmek."Üç kuruş verdi, üç gün geçmeden başına kaktı."
• içi cız etmek Ansızın içi sızlamak, çok üzülmek."O zavallı ihtiyarı birden bire karşımda görünce içim cız etti."
• başına çorap örmek Bir kimseye, haberi olmadan, kötü duruma sokucu davranışta bulunmak, alt etmek için gizlice plân kurmak."Onun başına bir çorap örecekler diye korkuyorum."
• ayıkla pirincin taşını Bir işin oldukça karışık, dolaşık, içinden çıkılması güç olduğunu anlatmak için kullanılır."Durup dururken adama olmadık sözler söylemiş, şimdi ayıkla pirincin taşını!"
• baklayı ağzından çıkarmak Sabrı tükenip o zamana kadar sakladığı şeyleri söylemek."Yeter artık, çıkar ağzından şu baklayı!"
• armut piş, ağzıma düş Bir işin hiç emek harcamadan olmasını, kendiliğinden hazır olup ayağına gelmesini bekleyenlerin durumunu anlatmak için kullanılır.
|