Çizgifilm Hakkında Bilgi
Çizgifilm: Hareket izlenimi veren, filme alınmış desenler dizisi.
Ressamı ne kadar yetenekli olursa olsun, bir resim, temsil ettiği kişilerin ve sahnelerin hareketini yeterli biçimde canlandıramaz. Çinliler uzun zaman önce, bu sorunu gölge tiyatrosuyla; adının tam tersine siyah değil de renkli Çin gölgeleri»yle çözümlemişlerdi. Zaten dünyanın hemen de her yanında böyle tiyatrolar vardır: Cavalılarınki siyahtır, Türklerinki renklidir (karagöz). Ama bunlar oldukça ilkel biçimde hareketlendirilmiştir. Çin’li gölge oynatıcıları bu sanatta o kadar ustadır ki, gerçekten bu resimlerin canlı olduğu izlenimini yaratmayı başarırlar.
Çizgi filim, sinemanın atası olan izdüşüm fenerindeki (sihirbaz feneri), halk resimlerinin yerini almıştır. Bu konu 1892 yılında, hemen hemen sinemayla aynı zamanda ve derslerine hoş bir renk katmak isteyen Fransız profesörü Emile Reynaud’nun buluşlarıyla ortaya çıkmıştı.
Ama çizgi filim, asıl buluş zenginliğini ve bugünkü gelişimini Amerikalılara borçludur: Walt Disney (1901-1966) ve onun ünlü kahramanı Miki ile bu sanat gerçekten, çocukları her zaman mutlu eden, eksiksiz, hiciv dolu, şiirsel, eğlendirici, canlı ve müzikli bir gösteri halini aldı.
Walt Disney’in ardından birçok yaratıcı, yeni kahramanlar yarattı ve bunların bazıları, tıpkı perde veya sahnenin büyük yıldızları gibi dünya çapında ün kazandı: Chuck Jones’un çizdiği tavşan Bugs Bunny; Tex Avery’nin uykulu köpeği Droopy; R. P. McKimpson’un kedisi Sylvestre; F. Frelang’ın kanaryası, Titi de denilen Tweety Pie; Walter Lant’m ağaçkakanı Woody Woodpecker; Hanna ile Barbera’nın kedisiyle faresi Tom ile Jerry; Pat Sullivan’ın Kedi Felix’i ve Max ve Dave Fleischer’in gemicisi Popeye (Temel Reis).
Hayal Genişliği ve Sabır
Çizgi filim, oldukça pahalıya mal olan ve gerçekleşmesi çok sabır ve titizlik gerektiren bir iştir. Her hareket, saniyede yirmi dört resim elde etmek üzere ayrıştırılır. Dekorlar ve aksesuvar da bir o kadar tekrarlanır: bu ise, birkaç dakikalık gösteri için binlerce resim demektir.
Bu resimler genel olarak saydam selüloit tabakalarına çizilip her biri bir öncekinin üzerinden, sadece hareket izlenimi yaratacak biçimde, hafif değişikliklerle kopya edilir. Bu sistemle, her sahnenin dekoru bir defa çizilmiş olur; saydam üzerine çizilen kişiler bu dekorun üstüne konur. Nihayet, bütün bu işler tamamlandığında, seslendirmeye (konuşmalar ve müzik) başlanır.
Ressamlar, daha hızlı ilerlemek, daha az para harcamak ve daha eğlendirici etkiler yaratmak için, birçok yöntem bulmuşlardır. Sözgelimi bazıları, oyulmuş kâğıtlar (Mimica), fotoğraf dekorlar (Jean İmage), bazıları da çizgi çizgi değişen desenler (Foldes) veya doğrudan doğruya filim şeridi üzerine kazılmış desenler (McLaren), renkli tozlar (Lapoujade), telden ve her maddeden eşya (Co Huedeman), bebekler (*Trnka) veya kişiler kullanırlar. İşte sinemadan sonra «sekizinci sanat» adıyla anılan çizgi filim, canlı resim haline gelerek gelişmiştir. Son yıllarda, özellikle televizyon programlarında yer alan, yetenekli ressam ve karikatürcülerin eserleriyle çizgi filim gerçek bir sanat niteliği kazandı. |