Araştırma ve ödevleriniz için her türlü kaynağı ve dokümanı En Geniş Araştırma ve Ödev Sitesi: www.arsivbelge.com ile bulabilir ve İsterseniz siz de kendi belge ve çalışmalarınızı gönderebilirsiniz!
Her türlü ödev ve dokümanı
www.arsivbelge.com ile kolayca bulabilirsiniz!

Araştırmalarınız için Arama Yapın:


Araştırmalarınız için Arama Yapın:

  
                    

Bazı Deyimler ve Hikayeleri
www.arsivbelge.com
Deyimlerin Anlamları ve Deyimlerin HikayeleriBazı Deyimler ve Hikayeleri dokümanıyla ilgili bilgi için yazıyı inceleyebilirsiniz. Binlerce kaynak ve araştırmanın yer aldığı www.arsivbelge.com sitemizden ücretsiz yararlanabilirsiniz.
Yazı Girişi: Vaktiyle köyün birinde ahalinin tarlaları ve meyve sebze bahçelerini suladığı bir su kaynağı varmış. Bu kaynak köyün ortak malıymış. Civarda başkaca su kaynağı olmadığından bütün köylü arazisini bu kaynaktan nöbetleşe sıra ile sularmış. Kimin ne vakit, ne kadar su kullanacağı belliymiş ve herkes kendi sırasını takip eder, komşularının hakkına da saygı gösterirmiş. Ancak her köyde olduğu gibi bu köyde de açıkgöz bir adam varmış. Sebze bahçesi su kaynağının hemen yakınında bulunan bu adam, herkes gibi sırası geldiğinde gider, kaynaktan suyunu alırmış ama bununla yetinmeyip kaynak ile bahçesi arasına gizli bir su yolu kazmış... Yazının Tamamı aşağıdadır!

Saman Altından Su Yürütmek

Vaktiyle köyün birinde ahalinin tarlaları ve meyve sebze bahçelerini suladığı bir su kaynağı varmış. Bu kaynak köyün ortak malıymış. Civarda başkaca su kaynağı olmadığından bütün köylü arazisini bu kaynaktan nöbetleşe sıra ile sularmış.Kimin ne vakit, ne kadar su kullanacağı belliymiş ve herkes kendi sırasını takip eder, komşularının hakkına da saygı gösterirmiş. Ancak her köyde olduğu gibi bu köyde de açıkgöz bir adam varmış. Sebze bahçesi su kaynağının hemen yakınında bulunan bu adam,herkes gibi sırası geldiğinde gider, kaynaktan suyunu alırmış ama bununla yetinmeyip kaynak ile bahçesi arasına gizli bir su yolu kazmış.Kimseler farketmesin diye de su yolunun üzerini taşla tahtayla kapatıp üstüne de saman balyaları yığmış. Su , diğer vakitlerde bu saman altından aka aka açıkgözün tarlasına kadar gidermiş.
Yaz ortasında herkesin tarlası susuzluktan yanıp kavrulurken, onun ki fidanların boy üstüne boy attıkları, yemyeşil bir halde olurmuş.Üstelik bostanın ortasındaki sulama havuzu da, her zaman silme doluymuş. Köylüler "Bu işin içinde bir iş var" diyerek araştırmışlar ve kısa bir süre sonra da bu uyanığın saman altından su yürüttüğünü farketmişler.

Pabucu Dama Atılmak

Osmanlı döneminde esnaf ve sanatkarların bağlı bulunduğu teşkilat, ticaretin yanında sosyal hayatı da düzene sokuyordu. Kusurlu malın, malzemeden çalmanın ve kalitesiz işin önüne geçmek için de ilginç bir önlem alınmıştı. Bir ayakkabı aldınız veya tamir ettirdiniz diyelim. Ama kusurlu çıktı. Böyle durumlarda heyet şikayeti ve sanatkarı dinliyor. Eğer şikayet eden gerçekten haklıysa, o ayakkabıların bedeli şikayetçiye ödeniyordu. Ayakkabılar da ibret-i alem olsun diye ayakkabıyı imal edenin çatısına atılıyordu. Gelen geçen de buna bakıp kimin iyi, kimin kötü ayakkabı tamir ettiğini biliyordu. Böylece pabuçları dama atılan ayakkabıcı maddi kazançtan da oluyor ve gerçekten pabucu dama atılmış oluyordu.

Ağzına Tükürmek

Bebek yahut küçük çocukların, manevi itibarına ve ermişliğine inanılan kişilere götürülerek ağzına tükürttürülmesi ve ardından da ileride o kişi gibi ulu bir zat olması için dua istenmesi yakın zamanlara kadar geçerli olan Anadolu adetlerinde biriydi. Eski tekkelerin eşikleri bu sebeple çok aşınmış olsa gerektir.

Bütün bunlardan anlaşılan o ki argodaki ağzına tükürmek deyiminde bir üstünlük mücadelesi vardır. Birisinin ağzına tükürdüğünü veya tükürmek istediğini “ağzına tükürdüğüm” veya “ağzına tüküreyim” gibi basma kalıp deyimlerle ifade eden kişi, söz konusu meselede ağzına tükürülenden daha usta olduğunu veya olabileceğini ima etmeye çalışmakta, “bu konu da ben onun ağzına tükürürüm!” diyerek de bir nevi tehdit savurmaktadır.

Ağza tükürmenin yalnızca hasta okumağa özgü bir gelenek olmadığını şu hikayeden anlamak mümkündür:

Vaktiyle, saçma sapan şiirler yazan bir şair, Molla Camii’nin meclisinde,

-Üstat, demiş, dün gece rüyamda şiirler yazıyordum ki Hızır aleyhisselamı gördüm. Mubarek ağzını tükürüğünden bir parça benim ağzıma tühledi.

Molla cami adamın şiirlerinde keramet sezilmesi için böyle söylediğini ve güya Hızır’ın feyiz verici nefesine mas har olduğuna dair yalancı şöhret peşinde koştuğunu anlayıp cevabı yapıştırmış:

- Be ahmak, öyle değil. Bence Hızır aleyhisselam bu şiirleri senin yazdığını görünce yüzüne tükürmek istemiş, ama o sırada ağzın açık olduğundan, tükürük suratına geleceği yerde ağzına girmiş!..

Mangalda kül bırakmamak

deyim Osmanlı zamanından gunumuze gelmekte Yeniçeri ocağına alınacak gençler sırf erkeklerden oluşan bu ocağa alınan gençler bir heyet önüne çıkarılıp külle dolu olan mangala çok af edersiniz yellenmesi söyleniyormus genç az kül kaldırırsa ocağa alınıyor cok kül kaldırırsa cinsel tercihinin farklı olduğu düşünülüp ocağa kesinlikle alınmıyormuş

Toprağı Bol Olmak
İlk çağ inançlarına göre, insanlar öldükleri vakit bittakım eşyaları ile birlikte gömülürlerdi. tanrılarına sunmak ve öte dünyda kullanmak üzere mezarlara birlikte götürdükleri bu eşyalar genellikle kıymetli maden ve taşlardan mamul kap kacak ile takılardan oluşurdu. türk beyleri de İslamiyetten önceki zamanlarda korugan dedikleri mezarlarına altın, gümüş ve mücevherleriyle birlikte gömülürler, sonra da üzerine toprak yığdırtarak höyük yapılmasını vasiyet ederlerdi. eski medeniyetlerin beşiği olan ortadoğu ve anadolu\'da, pek çok ünlü hükümdarlara ait bu tür mezar ve höyükler hala bulunmaktadır.

altın ve hazine her zaman insanoğlunun ihtiraslarını kamçılamış, nerede ve ne kadar kutsal olursa olsun elde edilmek için insanı kanunsuz yollara sevk etmiştir. höyüklerdeki hazineler de zamanla yağmalayanmaya başlanınca ölenin ruhununmuazzep edildiği düşüncesiyle üzerine toprak yığılır ve gittikçe daha büyük höyükler yapılır olmuş. o kadar ki ölenin yakınları ve cenaze merasimine katılanların birer küfe toprak getirip mezarın üstüne atmaları gelenek halini almış. Öyle ya, mezarın üzerinde toprak ne kadar bol olursa, düşmanlar ve art niyetliler tarafından açılması ve hazinenin yağmalanması, o kadar engellenmiş olurdu. bu durumda toprağı bol olan kişi de öte dünyada rahat edecek, en azından kulanmaya eşyası ve tanrılara sunmaya hediyesi bulunacaktır. bugün dilimizde yaşayan \"toprağı bol olmak\" deyimi, aslında ölen kişi hakkında iyi dilek ifade eder. türklerin İslam dairesine girdikten sonra yavaş yavaş terk ettikleri höyük geleneği, \"toprağı bol olmak\" deyiminin de gayrimüslimler hakkında kullanılmasına yol açmıştır

SUYA GÖTÜRÜP SUSUZ GETİRMEK
diğerinden daha akıllı , kurnaz olmak anlamında kullanılan bir deyim..

zengin ve büyük bir aşiretin obasında , genç ve yakışıklı , yoksul bir çoban varmış . aşiret reisinin kızına aşık olmuş .
kızın da çobanda gönlü varmış ama babası onu zengin biri ile nişanlamış .

bir gün yoksul çobanla genç kızı kuytuda konuşurken görenler ,aşiret reisine haber vermişler. İki aşık yakalanmış. kızını çadırına hapsetmiş çobana da bir ceza vermek üzere obanın yaşlıları toplanmışlar…
akçakocalardan , çobana acıyan biri , şöyle bir öneride bulunmuş :

-bu çoban bize, işinin ehliolduğunu ispat etsin. sürüsünü iki gün susuz bırakalım. Üçüncü gün sürüsünü dereye götürsün ama su içmeden geri çevirsin. bunu başarırsa kızı ona verelim demiş.
bunun olanaksızlığına inanan ötekiler ve aşiret reisi , öneriyi uygun bulmuşlar. sürüyü iki gün susuz bekletmişler. Üçüncü gün oba halkı toplanarak çobanı izlemeye koyulmuş .
kavalını çalarak sürüyü dere kenarına kadar getiren çoban , dere kıyısına gelince öyle içli çalmaya başlamış ki , sürünün başı olan koyuna adeta yalvarmış ve onları geri döndürüp obaya
getirmiş. kızı da almış .
bu efsane bir deyim yaratmış ve işinin ehli , kurnaz kişiler için “ suya götürür de susuz getirir” deyimi söylene gelmiş..

Kan ağlamak
deyimin çok ilginç bir hikayesi vardır.
orta asya türklerinde hane halkından biri öldüğünde hane halkı gözlerinin altını bıçakla çizerdi.böyle bir gelenek vardı yas göstergesi olarak \'\'yuğ\'\' törenlerine böyle katılırlardı.
böylece göz yaşları bu kesilen yerden akan kanla karışırdı.böylece kan ağlamak deyimi dilimize yerleşmiştir

Abbas Yolcu
yola çıkarken, görevinden alınan bir kişi için veya ölecek bir hasta için söylenen bir deyim

abbas hoca, abbas molla da denilen azerbaycan’ ı, İran’ ın pek çok yerlerini, hindistan’ ı, arabistan’ ı, mısır’ ı ve kafkasya’ yı dolaşmış bir halk şairidir. gittiği yerlerde, tatlı sohbetinden hoşlananların, bir süre daha kalmasını istemelerine karşılık: olmaz, kalamam. yolcudur abbas, bağlasan durmaz” der ve yoluna devam edermiş

Zurnada peşrev olmaz
davul ile zurnayı musikiden saymayan ve küçük gören bir sonradan görme İstanbul\' lu, edirne\' de bir düğüne davet edilmiş. yemekten sonra açık havada yapılan oyun ve eğlenceler sırasında bu hatırlı davetliye, zurnazen başı yaklaşarak sormuş:

-Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı?
ukala adam, dudak bükmüş:

-ayol, kala kala zurnaya mı kaldık. bunun peşrevi olmaz. ne nota bilirsiniz ki siz, ne de beste. sizin çaldıklarınızı ben dinleyemem. İyisi mi, kendiniz çalın oynayın.

zurnazen, bu hakaretleri pek içerlemiş. \"görürsün sen efendi\" diyerek, en kabiliyetli yamaklarını etrafına toplayıp başlamış çalmaya.
o çalar, etrafındakiler söylermiş. ne itri\' si kalmış çalmadık, ne dede efendi\' si. sonradan görme bey, ağzı bir karış açık onları uzun uzun dinlemiş. adamlar, bir besteden bir besteye, bir makamdan bir makama geçtikçe, o da renkten renge geçmiş.

bu deyim, hikayedeki anlamının dışında, İnsanın kaderini zorlamamasını, ne çıkarsa bahtına razı olması gerektiğini anlatmak için kullanılır


Ekleyen:Kadir TALAN
Kaynak:(Alıntıdır)
Aradığınız Dokümanı Bulamadıysanız, Farklı Araştırmalar Yapmak İstiyorsanız Site İçi Arama Yapabilirsiniz!

Ödev ve Araştırmalarınız için www.arsivbelge.com Sitesinde Kaynak Arayın:

Ödev ve Araştırmalarınız için Arama Yapın:
     Benzer Dokümanları İnceleyin
Bahar ve Kelebekler Kitabı Özeti(5593)

10 Tane Deyim ve Anlamı(5429)

Halk Hikayesi - Örnek(5424)

Türküler ve Hikayeleri(5397)

Bazı Deyimlerin Çıkış Kaynakları(5396)

          Tanıtım Yazıları
      
Türkçe İtalyanca ve Almanca Cümle Çevirisi İçin Birimçevir Sitesi

Esenyurt, Beylikdüzü ve Kartal Bölgelerinde Satılık Daire İlanları

Belge Çevirisi

Siz de Tanıtım Yazısı Yayınlamak İçin Tıklayın

Diğer Dökümanlarımızı görmek için: www.arsivbelge.com tıklayın.          

Siz de Yorum Yapmak İstiyorsanız Sayfanın Altındaki Formu Kullanarak Yorum Yazabilirsiniz!

Toplam Yorum Sayısı: 3

Tüm Yorumlar Aşağıda Listelendi!

sude yıldız - 18.04.2017, 18:25
 

waaw


akasya - 17.12.2017, 16:53
 

bunu bilmeyecek ne var


bilmem ne - 02.12.2018, 15:07
 

inanılmaz


Yorum Yaz          
Öncelikle Yandaki İşlemin Sonucunu Yazın: İşlemin Sonucunu Kutucuğa Yazınız!
Ad Soyad:
          
Yorumunuz site yönetimi tarafından onaylandıktan sonra yayınlanacaktır!