Babil ve Asur Uygarlıkları ve Yükselişleri
Babil ve Asur uygarlıkları, Mezopotamya'da, Fırat ve Dicle ırmakları arasındaki bölgede 5.000 yıl önce kurulan en büyük kentlerden Babil ve Asur çevresinde yaratılan uygarlıklardır. Bu kentler, Babil ve Asur ülkelerinin de merkeziydi. Yazı başta olmak üzere burada pek çok buluş gerçekleştirildi. Asur ve Babil’de ortaya çıkan uygarlık doğuda İran ve Hindistan'a; batıda ise Filistin, Yunanistan ve Roma’ya doğru yayıldı. Babil ve Asur böylece doğu ve batı uygarlıklarının da çıkış yeri oldu.
Babil ve Asur uygarlıklarına başlıca üç halk katkıda bulundu. Bunların en eskisi, Fırat ile Dicle ırmakları ağızları çevresinde yaşayan Sümerlerdi. Ama Sümerlerin kim oldukları ve Mezopotamya’da ne zaman ortaya çıktıkları bilinmemektedir. Mezopotamya'da ileri bir uygarlık kuran Sümerler, İÖ 3000'de Babil'in güneyini egemenliği altında tutuyorlardı. En ünlü Sümer kentleri Ur, Uruk, Lagaş ve Eridu'ydu. Sümerlerin en önemli buluşlarından biri, sözcükleri işaretlerle gösteren bir yazı sistemi geliştirmiş olmalarıdır.
Sümerlerden sonra bölgenin en önemli kavmi Akadlardı. Dünyanın ilk imparatorluğu Akadlar tarafından kurulmuştur. Akadlar zamanla ikiye ayrılmışlardır: Aşağı Mezopotamya'da Babilliler ve Yukarı Mezopotamya'da Asurlular. Asur'un sonunu Babil-Med ittifakı getirirken, Babil'in sonunu Persler getirmiş ve tüm Mezopotamya'ya hakim olmuşlardır.
Asur İmparatorluğu'nun yükselişi
Asurlar, Sami halklarındandı ve Mezopotamya'nın kuzeyinde yaşıyorlardı. Asur ülkesinin merkezi olan Asur kenti, İÖ 2000'den önce genellikle Babil krallarının denetimindeki güçsüz krallarca yönetiliyordu. Bu tarihten sonra Asur kralları güçlü bir ordu kurdular ve Babil ülkesinin bazı topraklarını da ele geçirdiler. İlk Asur kralları üzerine fazla bilgi yoktur. Hakkında bilgi bulunan ilk kral, İÖ 1280’lerde egemen olan I. Şalmanezer'dir. Onun döneminde Asur İmparatorluğu’nun güçlü bir devlet olduğu anlaşılmaktadır. İÖ 1120 dolaylarında tahta çıkan I. Tiglat-pileser, Asur topraklarını Babil'den Akdeniz'e kadar genişletti ve Fenike denizcilerini vergiye bağladı. Büyük tapınaklar, saraylar ve geniş bahçeler yaptırdı. İÖ 883-859 arasında hüküm süren II. Asurnasirpal, I. Tiglat-pileser’in ölümünden sonra Asurluların yitirmiş olduğu toprakları geri aldı. II. Asurnasirpal’in fetihlerini anlatan belgeler, onun acımasızlığını dile getiren öykülerle doludur. Bir çöküş döneminden sonra Asur tahtına çıkan birkaç kralın en büyüğü Tiglat-pileser III’di. İÖ 745-727 arasında hüküm süren bu kral, Suriye’deki Şam kentini Asur topraklarına kattı. Asur ordusunda bir general olan II. Sargon (Şarrukin), İÖ 722’de tahtı güç kullanarak ele geçirdi ve İsrail'i işgal etti. Sargon'un oğlu Sinahheriba ise İÖ 704-681 arasında hüküm sürdü. Yahuda Krallığı'ndaki Kudüs'ü talan etti ve Asur yönetimine karşı gelen Babil kentini yaktırdı. Asurahiddina'nın (Asarhaddon) krallık döneminde (İÖ 680-669) Asurullar, Mısır’ı ele geçirdiler ve imparatorluğu en geniş sınırlarına ulaştırdılar. Ama bundan kısa süre sonra imparatorluk çöküş sürecine girdi. İmparatorluk sınırlarındaki halklar merkezi yönetime karşı başkaldırdılar. İÖ 614'te Medler Asur topraklarını ele geçirdiler ve Babil'e yerleşmiş olan Kaldelilerle ittifak kurarak, Asur başkenti Ninova'yı yerle bir ettiler. Bu korkunç yıkım Ninova’yı tarihten sildi ve günümüze kadar kentin izine bile rastlanmadı. Asur İmparatorluğu da Ninova ile birlikte tarihin derinliklerine gömüldü.
Yeni Babil imparatorluğu
Asur İmparatorluğu'nun yıkılışından sonra, Babil yeniden güç kazandı. Kentin yönetici sınıfı Kaldelilerden oluşuyordu. Kaldeliler, Mezopotamya'nın çok eski halkıydı ve Sümer kenti Ur çevresinde yaşıyorlardı. Bir Kaldeli olan II. Nebuchadnezzar (yönetim dönemi İÖ 605-562), Yeni Babil ya da Kalde İmparatorluğu’nu güçlü bir devlet durumuna getirdi. Babil'i, görkemli tapınaklar, saraylar, surlar ve kapılarla donattı. İÖ 586'da Kudüs'ü ve Yahuda Krallığı'nı yağmalayıp, tutsak aldığı Yahudileri Babil'e yerleştirdi. Kalde İmparatorluğu, Fırat Irmağı'ndan Mısır'a, Ermenistan'dan Arabistan'a uzanıyordu. Bu dönemde, sanatlar, ticaret ve sanayi çok gelişmişti. Ne var ki bu parlak dönem çok uzun sürmedi. Nebuchadnezzar’ın ölümünden sonra imparatorluk çöküş sürecine girdi.
Çöküş Pers İmparatorluğu'nun kurucusu Büyük Kiros (Kurus), İÖ 539'da Babil ülkesini ele geçirdi. Buna karşın Babil, uzun süre kültürel kimliğini korudu. Büyük İskender, Pers İmparatorluğu'nu ele geçirdiğinde bile Babil hâlâ görkemli bir kentti. Büyük İskender İÖ 323’te bu kentte, Nebuchadnezzar’ın sarayında öldü. İskender'den sonra bölgeye egemen olan Selevkoslar döneminde Babil bir süre daha önemini korudu. Ama Selevkoslar İÖ 311'de Babil kentinin kuzeyindeSeleukeia adında bir başkent kurup Babil'de oturanları buraya yerleştirdiler. Babil de zamanla tarihten silindi. Ama Babil uygarlığının izleri varlığını korudu. Örneğin,çivi yazısı Hıristiyanlık'ın başlangıcına kadar kullanıldı.
kaynak: tr.wikipedia.org |