Makber Şiiri Hakkında Bilgi ve incelemesi
Makber, Abdülhak Hamit Tarhan'ın karısı Fatma Hanım'ın ölümü üzerine yazdığı şiiri. O yıllarda yeni yeni oturan Avrupai Türk Şiiri tarzının en önemli örneklerinden biri olarak yerini almış, yazılmasından onlarca yıl geçtikten sonra bile birçok şairin esin kaynağı olmuştur. Okurun duygularına seslenen eser metafizik ürpertiyi (yani ölüm korkusu) de Türk şiirine getirmiştir.
- Makber Şiiri
Ben gittim, o haksar kaldı,Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı,- Gönlüm dolu ah-u zâr kaldı.
- Şimdi buradaydı, gitti elden,
- Gitti ebede gelip ezelden.
- Bir köşede tarumar kaldı,
- Baki o enis-i dilden, eyvah,
- Beyrut'ta bir mezar kaldı.
- Bildir bana nerde, nerde Yarab,
- Kim attı beni bu derde Yarab?
- Nerde arayayım o dil rübayı,
- Kimden sorayım bi-nevayı?
- Derler ki unut o aşnayı,
- Gitti tutarak reh-i bekayı,
- Sığsın mı hayale bu hakikat?
- Görsün mü gözüm bu macerayı?
- Sür'atle nasıl da değişti halim,
- Almaz bunu havsalam, hayalim.
- Çık Fatıma! Lahdden kıyam et,
- Yadımdaki haline devam et.
- Ketmetme bu razı, söyle bir söz,
- Ben isterim, ah, öyle bir söz.
- Güller gibi meyl-i ibtisam et,
- Dağ-ı dile çare bul, meram et.
- Bir tatlı bakışla, bir gülüşle,
- Eyyamı hayatımı temam et,
- Makber mi nedir şu gördüğüm yer?
- Ya böyle reva mı ey cay-ı dilber?
Şiir ile ilgili inceleme
Makber ölen bir kişinin ardından söylenmiş bir ağıt değildir. Ölümü olgunlukla karşılayan ve kader olarak düşünen divan şiirinin mersiye geleneğine karşılık Makber şiirinde şair ölümün nedeni irdelenmiştir. Şiir bu tarafıyla ölüme karşı insanın aciziyeti, reddedişi ve ardından çaresiz feryatları duyulur bu şiirde. Teslimiyet ise birçok sorudan ve çığlıktan sonra önceki sözleri için af dileyerek gelir.
Hamit bazen allah’ın varlığını delillendirmek için bazen de sevgilinin vasıflarını gözümüzde canlandırmak için tabiata başvurur. Ama özellikle soyut planda sevgili ile tabiatın bir arada kullanıldığı görülür. Acısını dindirmek için tabiata sığınan şair öfkelenince ona bağırır, kızar, beddua dahi eder. En sonunda ise yine huzura ermek için kendini tabiatın koynuna bırakır. Makber romantizm etkisindedir ve bu anlayışa uygun, gözyaşları arasından algılanan bir tabiat anlayışı görülmektedir. Geleneğe dayalı Türk şiir anlayışını şekil ve içerik açısından yenileyen Abdülhak Hamit Tarhan, tabiata ait zihnî telakkide de yeni bir bakış açısı oluşturmuştur. Gerek şiir gerek tiyatro eserlerinde tabiatı alışılmışın dışında bir bakış açısıyla gözler önüne sermiş, ele aldığı hemen her konuyu tabiatla ilişkilendirmiştir. Makber isimli eserinin temeli, ölüm düşüncesinin felsefî sorgulanışı olsa da bu eserde tabiata ait birçok unsurla karşılaşmak mümkündür.
Abdülhak Hamit eşi Fatma hanımın ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getiren meşhur Makber şiirinde şöyle yazmıştır;
Gitti nazarımdan, ah gitti... Bir maksad ü bi günah gitti. Her fert cihanda birdir amma Bir tane değildir, öyle, haşa. Bir tane idi o mah, gitti. Aylarca olup tebah gitti. Görsem yeridir seni karanlık Nurum benim ey ilah gitti.
Bu dizelerde tanzimat öncesi görülmeyen bir yenilik vardır. Abdülhak Hamit Tarhan'ın ölüme bakış açısı önceki şiirlerden ve şairlerden farklıdır. İkinci dizede sevdiği kişinin günahsız ve maksatsız öldüğünü ifade ederek eceli (Allahın takdir i ilahisini) sorguluyor. Bendin son dizesinde ise Allah'a hitaben "Seni karanlık görsem yeridir, çünkü benim nurum gitti" diyerek öfkesini, isyanını dile getiriyor. Ve bu dizelerden sonraki dizelerde bu sözleri için Allah'tan af dilemiştir.
Türk edebiyatında ölümü çıplak gözle görmek, ölüm karşısında insanın acizliğini, korkularını, isyanını ifade etmek Abdülhak Hamit Tarhan'ın bu şiiiriyle başlamıştır. Hamitin bu yaptığı Türk edebiyatında bir yeniliktir ve tanzimat dönemine özgün bir şiirdir. |