Medeniyet Kavramı Tanımı
Medeniyet, milletlerarası ortak değerler seviyesine yükselen anlayış, davranış ve yaşama vasıtaları bütünüdür. Bu ortak değerlerin kaynağı ise kültürlerdir. Meselâ; “batı medeniyeti” denildiği zaman, din bakımından hristiyan toplulukların manevî-sosyal değerleri ile pozitif ilme dayalı teknik anlaşılır. Halbuki batı medeniyetine bağlı milletlerden her biri ayrı bir kültür topluluğudur. Pozitif ilim sahasında benzer anlayış içinde olmalarına, teknik’i ortaya koyma ve kullanmada birbirlerine yakın yollar takip etmelerine rağmen, bu milletler başka diller konuşurlar, âdetleri, gelenekleri, görenekleri, ahlâk anlayışları, edebiyatı, masalları, destanları, güzel san’atları, folkloru ve hatta giyinişleri bir değildir. Hattâ, hepsi de hristiyan inancı içinde bulunmakla beraber, din karşısındaki tutumları da farklıdır. İşte bu ayrı inanış, eğilim, düşünce, kullanış ve davranış tarzları her milletin kültür unsurlarını teşkil eder.
O halde her topluluk bir kültür sahibidir, diğer bir deyişle, her kültür ayrı bir topluluğu temsil etmektedir.
Buraya kadar yazdıklarımızdan şu sonuçları çıkarabiliriz:
1) Kültür karakter bakımından “özel”, medeniyet “genel”dir.
2) Medeniyet kültürler’den doğar.
3) Bir kültürün varlığı bir toplumun varlığını, bir toplumun varlığı da bir kültürün varlığını gösterir.
Kültür’ün doğuşunda, coğrafî durum ve insan unsuru başlıca rolü oynar. Bu sebeple topluluklar ancak yaşadıkları bölge şartlarının etkisi altında kendi kültürlerini kurabileceklerinden, çeşitli kültürler arasında ilerilik, yükseklik vb. ayırımlar yapmak, bazılarını üstün, bazılarını ilkel saymak, ilmî anlayışa uygun düşmez. Zira kültürler de, temsil ettikleri cemiyetle birlikte, zaman ve çevre icaplarına uyarak, bizzat sosyal değerler ortaya koyma veya dış tesirler yolu ile gelişirler. Şu şartla ki; kültürler “öz” vasfını kaybetmez. “Ana kültür kalıbı” belirli bir karakter halinde devam edip gider. |